Keşfedin Paylaşım

Keşfet sayfamızdaki büyüleyici içeriği ve farklı bakış açılarını keşfedin. Yeni fikirleri ortaya çıkarın ve anlamlı konuşmalara katılın

Hac Suresi 39 - "Allah'a ve Resulüne inanmışsanız, onlara (kafirlere) karşı savaşabilirsiniz."

Zeyd b. Erkam'dan, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem*în şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Şu abdest bozulan yerler, (cin ve şeytanların) bulunacağı yerlerdir. Onun için sizden biriniz belâya girmek istediği zaman: "Erkek ve dişi şeytanlardan Allah'a sığınırım" desin. Diğer tahric: İbn Mace, tahare; Ahmed b. Hanbel, IV

Şu'be, Abdülaziz b. Suheyb vasıtasıyla Enes b. Malik'ten şu (bir önceki) hadisi (bir de): "Allahım, (Hubus ve habalsten) sana sığınırım** diye rivayet etti. (Yine) Şu'be (şeyhi Abdülaziz'in diğer bir rivayetini kast ederek) dedi ki, (Şeyhim abdilaziz bu hadisi) bir defasında da: "Allah'a sığınırım" diye rivayet etti. Diğer tahric: Buharî, vudu Müslim, tahare; Nesaî: tahare, Tirmizî, tahare, İbn Mace, tahare

Hammâd Ibn Zeyd(in) Abdülaziz b. Suhayb yoluyla Enes îbn Mâlik'den (rivayetine göre) Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem helaya girmek isteğinde, "Allahım ben, hubus ve habâisten sana sığınırım" diye dua ederdi. Abdulvaris'in yine Abdulaziz Enes'den naklettiğine göre ise, "hubus ve habâisten Allah'a sığınırım'* diye dua ederdi. قَالَ أَبُو دَاوُد رَوَاهُ شُعْبَةُ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ وَقَالَ مَرَّةً أَعُوذُ بِاللَّهِ و قَالَ وُهَيْبٌ فَلْيَتَعَوَّذْ بِاللَّهِ Ebû Davûd şöyle dedi: "Bu hadis-i şerifi Şu'be Abdulaziz'den (bir seferinde) "Allahım ben sana sığınırım*, bir keresinde de, "Allah'a sığınırım" lâfızlanyla rivayet etti. "Vuheyb ise, "Hadis, Allah'a sığınsın (lâfızlarıyla da) rivayet edilmiştir" dedi. Diğer tahric: Buharî, vudu; Müslim, tahare; Nesai: tahare, Tirmizî, tahare, İbn Mace, tahare

Al-i İmran Suresi 16. Ayet - "Ey Rabbimiz, bizlere sabır ver, ayaklarımızı kaydırma ve kafirlere karşı yardım et."

Ebu't Teyyah hocalarından birinin kendisine şöyle dediğini nakletti: "Abdullah b. Abbas Basra'ya geldiğinde Basralılar Ebu Musa'dan nakiller yapıyorlardı. Bunun üzerine Abdullah, bir mektup yazarak Ebu Musa'dan bazı şeyler sordu. Ebu Musa, kendisine şu cevabı verdi: "Ben bir gün Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'le birlikte idim. Küçük abdest bozmak istedi. Bir duvarın dibinde, toprağı yumuşak bir yere gelip idrarını yaptı. Sonra da; "Sizden biriniz küçük abdestini bozmak İstediği zaman idrarı (nın üzerine sıçramaması) için yumuşak bir yer arasın*' buyurdu. Diğer tahric: (Ahmed b. Hanbel IV, 396; ayrıca bkz. Tirmizî, tahare)

Cabir b. Abdillah'dan, demiştir ki; "Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem abdest bozmak istediği zaman kendisini hiç bir kimse göremeyecek kadar (gözlerden uzaklaşıp) giderdi." Diğer tahric: İbn Mace, tahare; Darimî, tahare

Muğîre b. Şu'be'den demiştir ki; "Nebi Sallellahu aleyhi ve seliem abdest bozacağı zaman (halkın gözünden) uzaklaşırdı" Diğer tahric: Tîrimizi, taharet; Nesaî, tahare; İbn Mace tahare; Ahmed b. Hanbel, IV

1 | Muğîre b. Şu'be'den demiştir ki; "Nebi Sallellahu aleyhi ve seliem abdest bozacağı zaman (halkın gözünden) uzaklaşırdı" Diğer tahric: Tîrimizi, taharet; Nesaî, tahare; İbn Mace tahare; Ahmed b. Hanbel, IV - Kaynak: Hadis Dosyası

Zamanında bir kız sevmiştim. Hala seviyorum. Adı Gülçiçek. Çok güzel biriydi.
Dinine düşkündü, dinde sürünüyordu adeta. Başörtülü bir kızdı.
Karşı apatmanda oturuyordu ve balkonları, bizim camın en köşesinden biraz da olsa görünüyordu.
Her akşam, gölge gelince balkonda kitap okurdu. Saatlerce…
Bazen Kur’an okuduğuna da şahittim.
Değişiyordu elindeki kitaplar. Sesi de çok güzeldi.
Çok’u ve güzel’i sadece Gülçiçek için yan yana kullanabilirdim.
Bir gün,cesaretimi toplayıp karşısına çıktım. Bakkaldan eve dönüyordu.
Elinde poşetler. Centilmenlik yapıp alayım dedim, yardımcı olayım, izin vermedi.
“Sizinle konuşmak istiyorum” dedim. “Sadece on dakika, biraz, lütfen…”
Başı öne eğikti. Yüzüme bakmıyordu. Gözlerinin gözlerime dokunduğunu hiç görmedim.
Hiç hissemedim nasıl bir titreme hali olduğunu.
“Ne amaçla?” dedi.
“Size aşığım” dedim, çıkıverdi ağzımdan. Belki biraz daha ağırdan almalıydım.
Hoşlandım desem belki de olacaktı bu iş. Aşığım deyince korktu tabi.
“Sizinle konuşmam caiz değil” dedi. “Lütfen, çekilin önümden…”
“Caiz mi? O ne demek?”
“Ve, ek olarak, bu soruyu sorduğunuz için bile aşkınıza karşılık vermem…”
“?”
Gitti…Yine uzaklardan seyretmeye tahammül edecektim.
Gitti.
Gitti.
Ne de güzeldi gidişi…
Acaba ne kastetmişti? Caiz ne demek harbi? Başörtülü bir kıza tutulduysan, Kur’an’ı hatim etmelisin oğlum! Farklı bir dilden konuşuyoruz…
Ertesi gün, sokaktan taşınacağını öğrendim. Ailesiyle birlikte Yalova’ya yerleşiyorlarmış. Emekli olmuş babası.
Daha sakin bir şehirde,daha sakin bir hayat düşlüyormuş. Üzüntüden öldüm sandım.
Bıçağı alıp tenime değdirince hala nefes aldığımı anlamam uzun sürmedi.
Annem görünce intihar ediyorum sanıp ağladı ama ben ona sarılıp teselliye başladım hemen. Yanlış anlaşılmaya mahal yok.
Gitti.
Göremeyeceğim bir daha onu…
Gitti.
Onunla evlenemeyeceğim…
Gitti.
Ya unutursam?
Merakım içimi deşti. İnternetin başına geçtim ve caiz ne demek onu araştırdım.
“Caiz, genel olarak ruhsat verilmiştir, günah değildir manasındadır. Fakat, caiz denilen şeyi yapmamak daha iyidir.”
Bizim onunla konuşmamız günah mı yani?
Günler geçti, araştırmalarım sonunda kalbimi ALLAH sevgisi kapladı. Bir ayetin ortasına düştüm ve kendimi oradan kurtarmak istemedim.

“Kalpler ALLAH’ ı (c.c.) Anmakla Mutmain Olur // Ra`d Sûresi 28. “

Sureler ezberledim.
Abdest almayı öğrendim.
Namaz kıldım.
Kur’an okudum.
Gülümsedim.
Sadaka dağıttım.
Her şey çok hızlı ilerliyordu. Anladım ki, ALLAH’ın yolunda bekleme yoktu…
Aylar sonra, bir camiden çıkarken, Gülçiçek’e rastladım. Ayaklarım titredi. Durdum.
“ALLAH” dedim…
İçimden onlarca kez “ALLAH” dedim… Kaç saniyede bir ALLAH denilebiliyordu?
Ona bakmamalıydım. Göz zinası, İslam’da haramdı. Ayaklarımla temas kurdum ve yürüyüp evimin yolunu tuttum…
Akşam annem geldi ve beni görücü usulü bir kızla tanıştırmak istediğini söyledi.
Onunla evlenirsem, çok iyi bir yuvam olurmuş. Ahlaklı, güzel ve şefkatli bir eş…
Gülçiçek’i unutmanın sağlıklı bir yöntemiydi belki de. Tamam dedim, olsun. Kabul…
Odadan içeri girdim, mavi bir elbise içinde,başörtülü bir kız arkası dönük duruyordu.
“Selamun Aleykum…” dedim.
“Aleykum Selam” dedi
ve
yüzünü bana çevirdi…
“Artık caiz.” dedi.

image