“Evet, iman (inanç), bu dünyada dahi Cennet lezaizini (lezzetler) manen verebilir. Yüzer lezzetli ışıklarından bu tek faydasına bak: Nasıl ki senin gayet sevdiğin bir zâtı bir tehlikede ölüyorken gördüğün dakikasında, Hekim-i Lokman (Lokman Hekim, halk hikayelerinde geçen efsanevi bir tıbbi şahsiyet) ve Hızır (ihtiyaç anında yardım eden kutsal bir şahsiyet) gibi bir doktor geldi. Birden dirildi. Ne kadar sevinç hissediyorsun. Öyle de: Sen, sevdiğin ve alâkadar olduğun ölmüşlerin adedince sevinçleri, sürurları iman (inanç) veriyor. Çünkü mazi (geçmiş) mezaristanında (mezarlık) milyonlarla sence mahbub (sevgili) zâtlar; mahvdan (yok olma) ve ölümden, birden iman nuruyla (ışık) senin karşında diriliyorlar. “Biz ölmemişiz ve ölmeyeceğiz” deyip hayat buluyorlar. O hadsiz firaklardan (ayrılıklar) gelen hadsiz elemler (üzüntüler) yerine, visal (kavuşma) ve hayat bulmalarından nihayetsiz lezzetler ve sevinçler, iman (inanç) noktasından bu dünyada dahi geldiğini gösteriyor ki: İman (inanç) öyle bir çekirdektir ki; ehl-i imana (inanç sahibi kimseler) Cennet’i bütün lezaiz (lezzetler) ve mehasiniyle (güzellikler) sünbül (filiz) veriyor ve verecektir.”

Bediüzzaman Said Nursi (rahmetullahi aleyh)

image